24 Eylül 2009 Perşembe

Değişim üzerine


Radyo sesiyle uyanırdı önceleri. Hayatına girenin söylenmesiyle uyanmak daha güzel geliyordu şimdi. Evin küçük ferdi olduğu zamanlar uyandığında zengin bir kahvaltı hazırlanmış bulurdu. Şimdi ise beraber içilen sütsüz bir kahve yetiyordu güne iyi başlamasına. Evinden çıkmakta aceleci olmayan birisiyken, erkenden güne karışanlardandı artık. Öğrencilik yılları otobüsten hep nefret etmişti, oysa şimdi ara sıra otobüse binmek mutlu ediyor onu. Volvo'sunu bırakıp otobüsü tercih etmek, insanları izlemek, anılara dalmak...

Gençlik yıllarından beri bir rutin isterken hayatında, aynı ritimleri tekrarlamak canını sıkar olmuştu. Akşam yemeği vakti gelince -en sevdiği vakitti bu- hayatının renginin -öyle sesleniyordu- başından geçenleri dinler, kendisinin başına gelenleri anlatır ve dalgalarını geçerlerdi. Çoğunlukla eve sipariş verirlerdi ama ara sıra eve erken gelen olursa -süpriz olurdu bu tabiki, çok sık değil diyelim- yemeği o yapardı. Biraz kitap ve sonrası ışıklar sönmüş biraz televizyon keyfi vs.. Karanlıkta bulunmaktan kaçardı çocukluk zamanları, birşeylerin onu annesinden babasından ayırıp, uzak bir kentte yanlız bırakacağını sanır, korkardı. Gülümser şimdi ne zaman hatırlasa o günleri. Karanlık düşüncelerinin tahtasıdır oysa şimdilerde, yazıp çizdiği...

Son bölüm; uyku vakti, günün yorgunluğunun atıldığı geniş pencereli odada sessizlik. Ve rüyalar rüyalar, onlarda değişmişmidir acaba artık ?

Comme D'habitude

1 yorum:

Adsız dedi ki...

Yaa senin yazdıklarını ne zaman okusam hem birsürü şey yazmak geliyor içimden hem de yazacak hiçbirşey bulamıyorum. Çok garip bi durum :)